Avusturyalılar Türkleri geri kalmış ve saldırgan saniyor

Cumhurbaşkanı Gül’ün Avusturya Cumhurbaşkanı Fischer onuruna verdiği yemek için önceki akşam Çankaya Köşkü’ndeydik. Bu vesileyle, Fischer’e refakat eden heyet üyeleriyle konuşma fırsatı bulduk.
Konuştuğumuz konuların başında tabii ki “kapatma davası” geliyordu. Ancak bunu sona bırakıyorum. Önce bir bankacı ve bir bilişim profesörüyle yaptığım sohbet sırasında ifade ettikleri diğer bazı görüşleri aktarmak istiyorum.
“Avusturya halkı AB üyeliğimize gerçekten karşı mı?” diye sorunca, ikisi de tereddüt etmeden bunu doğruladılar. Türkiye’ye çok sık geldiğini söyleyen bankacı muhatabımız bunun nedenleri hakkında şunları kaydetti:
“Vasat bir Avusturyalı sosyal âdetleri, kültürü ve zarafet anlayışı açısından kendisini üstün görür. Buna karşılık, dünya hakkında sanıldığı kadar bilgili değildir. Türkiye hakkında bildiğini sandığı şeylerin çoğu da yakıştırmadır.”

Türklerin gettolaşması
Avusturyalıların Türkler hakkındaki görüşlerini etraflarında gördükleri şeylere dayanarak oluşturduklarını belirten bankacı, sorunun Avusturyalılardan olduğu kadar Türklerden de kaynaklandığını belirtti. Sıkıntının bazı nedenlerini ise şöyle sıraladı:
Türklerin kümeleşerek gettolarda yaşamaları, etraflarındaki kültürü reddetmeleri ve kendi kültürel ve dini farklılıklarını abartılı bir şekilde dışa vurmaları, başta kadın-erkek ilişkilerinde olmak üzere içinde yaşadıkları topluma tümüyle ters düşen sosyal âdetlere sahip olmaları.
Bu sorunların üstesinden gelmek için toplum önderlerinin çok çaba sarf etmeleri gerekeceğini söyleyen bankacı muhatabımız şu uyarıda da bulundu:
“Olaylar kendi haline bırakılırsa, Türkiye’nin AB üyeliğini bir yana bırakın, Türklerin ileride Avusturya’da nahoş durumlarla karşılaşmaları göz ardı edilemeyecek bir tehlikedir.”

Avusturya’da tarihi dürtü
Konuştuğumuz bilişim profesörü ise Avusturyalılarda Türklere karşı “şuur altına yerleşmiş tarihi dürtüler” olduğunu söyledi. “Sizin için 1453 nasıl kutsal bir tarih ise Avusturyalılar için de 1683 öyledir” diyerek şöyle konuştu:
“Halk Türkleri hâlâ İslami geri kalmışlık içinde yüzen, uyumsuz ve saldırgan bir millet olarak görüyor. Avusturya’daki Türkleri de bu inancı teyit etmek için kullanıyor.”
Bilişimci muhatabımız, Türkiye’yi ziyaret edenler ile Türklerle iş yapanların gerçeklerin çok daha karmaşık olduğunu gördüklerini de belirtti. Nabucco projesinin hayata geçmesiyle Avusturyalıların Türkiye’nin önemini daha iyi kavrayacaklarını da söyledi. Ancak o da bu gerçeklerin anlaşılması için iki tarafın aktif çaba sarf etmesi gerektiğine inanıyor.

Kapatmaya karşılar
Kapatma davasına gelince, konuştuğumuz Avusturyalıların hepsi bunun ülkelerinde anlayışla karşılanmasının mümkün olmadığını söyledi. Türkiye’de bu çerçevede mazeret olarak dile getirilen Avusturya’daki “Jörg Haider vakası” hakkında da şunu belirttiler:
“İki konu arasında hiç benzerlik yok. Haider’in partisi hükümete girince AB’den siyasi ambargo yedik. Yoksa Avusturya’da ne Özgürlük Partisi yasaklandı ne de Haider siyasetten men edildi. Söz konusu olan, AB’nin müdahalesiydi. Bunu sevmedik ama ait olduğumuz birliğin bir gerçeği olarak da kabul ettik. Onun için bu olaydan AKP’nin kapatılmasını isteyenlere malzeme çıkmaz.”

Semih İdiz - milliyet