Fransız kadınlar neden bebeklerini öldürüyor?

Sorulması gereken soru önemli olduğu kadar korkutucu: Fransa’da yeni doğan bebeklerini öldüren kadın sayısı neden günden güne artıyor? Uzmanlar, sebebin henüz tıbben ve yasal olarak tanınmamış bir hastalık olduğunu söylüyor.

Bu soru, Çarşamba günü Fransa’nın kuzeyinde boğularak öldürüldükleri düşünülen sekiz bebeğin katillerinin anneleri olduğunun ortaya çıkmasının ardından acil olarak değerlendirilmesi gereken bir husus haline geldi.

2003 yılından bu yana en az beşinci bebek cinayeti vakasıyla karşı karşıya olan Fransa’nın, bu cinayetlerin arkasında olduğu düşünülen olguyla yüzleşmesi hayati önem taşıyor. Bu olgu, "gebeliği reddetme" olarak bilinen ruhsal bir sorun.

Fransa’daki son bebek cinayeti vakası, ülkenin kuzeyindeki Villiers-au-Tertre kasabasındaki iki evin bahçesinde sekiz bebeğe ait kalıntıların bulunmasıyla ortaya çıktı. Cesetlerden altısı, 29 Temmuz tarihinde 45 yaşındaki Dominique Cottrez ve 47 yaşındaki kocası Pierre-Marie’nin evinde gün ışığına çıkarıldı. İlk iki ceset ise, önceden bu çifte ait olan başka bir eve taşınan ailenin, bahçede havuz inşaatına başlamasıyla tespit edildi.

ADI BİLİNMEYEN HASTALIK

Soruşturmayı yürüten savcının belirttiğine göre, Lille kentinin güneyindeki kasabada yaşayan Dominique, hamileliklerini ve bebekleri öldürdüğünü kocasından gizledi. Bu durum, bebek cinayetlerinde eşinin hamileliğinden haberi olmayan baba vakalarının en sonuncusu. 2003 yılında, Véronique Courjault adlı kadın yeni doğan üç bebeğini öldürmüş, bebeklerin cesedi kocası tarafından buzdolabında bulunmuştu.

Geçtiğimiz Mart ayında ise, Céline Lesage adlı kadın, hamileliklerini kocasından sakladığı altı bebeğini öldürmekten suçlu bulundu. Courjault sekiz, Lesage ise 15 yıl hapse mahkûm oldu.

Uzmanlar, bu cinayetlerin genelde yanlış anlaşılan ve çok az görülen "gebeliği reddetme" sorunundan kaynaklandığını söylüyor. Courjault’nun davasında tanıklık eden eski bir kadın doğum uzmanı Michel Delcroix’ya göre, "gebeliği reddetme" kadınların kürtaja yasal olarak izin verilen süre içinde hamile olduklarını anlayamamaları veya bunu kabul etmemelerine neden olan şizofreni benzeri bir hastalık.

Delcroix, kadınların doğumdan önce veya doğum anında bu sorunla aniden karşı karşıya kaldıklarını ve tüm belirtilere rağmen yaşadıkları psikolojik reddin ağırlığından dolayı durumlarını kabul etmediklerini ifade etti.

Jinekoloji uzmanı, “Bu kadınlar hamileliğin imkânsız olduğu düşüncesine kendilerini öyle kaptırıyor ki, istemedikleri çocuk doğduğu zaman onu gerçek gibi görmüyor ve hamileliğin söz konusu olmadığı hayatlarına dönmek için onlardan kurtuluyorlar” dedi. Delcroix, “Sonuçları çok korkunç olsa da, bebek cinayetlerinde gebeliğin reddi sorunu bir insanı başka bir insanı öldürmeye iten ruhsal bozukluk etkisi yapıyor” dedi.

KADINLAR NEDEN BUNU YAPIYOR?

Gebeliğin reddinin tıbben ve yasal olarak tanınması için mücadele eden Delcroix ve diğer uzmanlar, bu sorunu yaşayan kadınların tespit edilmelerinin ve tedavilerinin kolaylaştırılmasının onları cezalandırmaktan çok daha mantıklı olduğunu savunuyor.

Peki kadınların bu sorunu yaşamasına neden olan şartlar neler? Delcroix’ya göre dayak ve tecavüz gibi travmaya neden olan birçok şey etkili olabilir. Dahası, fiziksel olmayan faktörler de gebeliğin reddinde etkili olabilir. Hatta sorunsuz bir gebelik yaşamış ve çocuk büyütmüş kadınlarda da bu sorun görülebilir. Bunun en iyi örneği, 14 yaşında bir oğlu olan Lesage ve 20’li yaşlarda iki kızı bulunan Dominique Cottrez.

Delcroix, gebeliğin reddi sorununun onlarca yıldır var olmuş bir hastalık olmasına rağmen son yıllarda vakalarda belirgin bir artış görüldüğüne dikkat çekti. Fransız uzman artışın en muhtemel nedeninin, geniş toplumlarda çocukluğun, ana-babalığın ve ailenin değerinin düşüren sosyal değişimler olduğunu belirtti.

KENDİLERİNİ ANNE OLARAK KABUL EDEMİYORLAR

Ancak bazı durumlarda, sorun kadınların kendilerini anne olarak kabul edememeleri kadar basit olabilir. Psikiyatrist Pierre Lamothe, bazı kadınların hamilelik döneminde bireysel kimliklerini değiştirmek konusunda başarılı olamadıklarını, bazılarının da doğum yapmak istememelerine rağmen hamile kaldıklarını belirtti. Lamothe, Le Parisien gazetesine, “Çocuk doğduğu zaman, anneleri var olduklarını kabul etmiyor. Psikolojik terimler altında, ona yaşam hakkı vermiyorlar. Eğer onu gerçek bir bebek olarak görebilseler, cinayet işlemezler” yorumunu yaptı.

Bazı kadınlar ise hamile olduklarını ya hiçbir zaman anlayamıyor ya da idrak edemiyor. Gebeliğin reddi konusunda uzman kişiler bu sorunu yaşayan kadınların fazla kilolu olduğunu veya hamilelik yüzünden kilo aldıklarını zannettiklerini belirtiyor. Fransa’da her yıl 230 bin kadın hamile olduğunu doğum esnasında fark ediyor.

Bugüne dek ortaya çıkarılandan çok daha fazla gizli bebek cinayeti vakası olduğundan endişe eden Delcroix, tüyleri ürperten bir soru soruyor: “Acaba bir olgu halini almaya başlayan gebeliğin reddi, ya da bebek cinayetleri Fransa’da büyük bir sorun haline gelebilir mi?”