Cameron'ın sözlerinin altında ticari kaygılar yatıyor

İngiltere Başbakanı David Cameron, Ankara ziyareti sırasında TOBB’da iş dünyasının liderlerine yaptığı konuşmada, Türkiye’nin AB üyelik hedeflerinin bloğun liderleri tarafından 'hüsrana uğratılması'ndan duyduğu 'öfke'yi dile getirdi. Analistler, Cameron'ın Türkiye'ye bu kadar sıcak yaklaşmasının ardında büyümekte olan ekonomik güçlerle iyi ticari ilişkiler kurma çabasının yattığını belirtti.

İngiltere Başbakanı iltifatlarla dolu konuşmasında, bir yandan Türkiye’nin AB’nin masasındaki yerine oturabilmesi için vereceği “savaş”tan bahsederken, iki ülkenin İran ve Gazze konularında yaşadığı fikir ayrılıklarına fazla değinmemeye özen gösterdi.

Financial Times analistleri Alex Barker ve Delphine Strauss, bu sıcak tavrın kısmen Cameron’ın caşbakan olduktan sonra ticareti bir numaralı diplomatik öncelik haline getirmesinin sonucu olduğunu söyledi. Nitekim Başbakan konuşmasında iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin bugünkü değerinin yıllık 9 milyar doların üzerinde olduğuna dikkat çekerek, "Önümüzdeki beş yılda bunu iki katına çıkarmamızı istiyorum" dedi.

Türkiye'yi hızla büyüyen ve önemi günden güne artacak bir ekonomik güç olarak tanımlayan Cameron, bunun İngiltere'deki iş dünyası için dev bir fırsat olduğunu belirtti.

Bütçe açıklarıyla boğuşan, borç yükü altındaki İngiltere, Cameron'ın başbakan olmasının ardından dünyanın büyümekte olan ekonomik güçleriyle iyi ilişkiler kurulmasını dış politikasının en önemli maddelerinden biri haline getirdi. Bugün İngiltere'nin en önemli ticaret ortakları büyüme hızları günden güne azalan Avrupa ülkeleri.

Erdoğan’la görüşmelerin ardından, Cameron 90 kişilik delegasyonuyla Hindistan’a geçerek benzer mesajları oradaki liderlere de iletecek.

CAMERON'DAN AB DESTEĞİ

Analistler, İngiltere ile Türkiye arasındaki işbirliğinin yeniden teyit edilmesi, son dönemde ABD, Avrupa ve İsrail’le bir dizi diplomatik gerginlik yaşayan Başbakan Tayyip Erdoğan için de bir avantaj olacağına dikkat çekti.

Cameron AB’nin sınırlarını Suriye ve İran’a kadar genişletme hedefinin altını çizerek, Fransa ve Almanya’nın Türkiye’nin tam üyeliğine gösterdiği direnişe yönelik sert bir eleştiri ortaya koydu. Cameron ayrıca AB’nin Hıristiyan kökenlerine vurgu yapanlara, AB’nin “bütün inançlardan gelen ya da hiçbir inanca sahip olmayan” herkese kucak açan bir “laik örgüt” olduğunu da söyledi.

"SÜRECİNİZ BENİ ÖFKELENDİRİYOR"

Cameron’ın iş dünyası temsilcilerine “Türkiye’nin bir NATO müttefiki olarak Avrupa’yı savunmak için neler yaptığını düşündüğümde, AB üyelik sürecinizin böyle hüsrana uğratılması beni öfkelendiriyor” dedi. İngiltere Başbakanı, “Benim görüşüm net: Ben Türkiye’nin Avrupa kampını koruyacağını söyleyip çadırın dışında tutulmasının yanlış olduğuna inanıyorum” ifadelerini kullandı.

Mayıs'ta Başbakan olduğundan beri ilk kez Türkiye'ye gelen İngiliz lider, Türkiye'nin büyümekte olan ekonomik potansiyeli ve Ortadoğu'da artan nüfuzu sayesinde AB'ye büyük bir refah ve istikrar getireceğini ifade etti. Cameron, "Ankara'dan Brüksel'e giden yolu birlikte yapmamızı istiyorum" dedi.

Cameron konuşmasında şu an Türkiye’nin yaşadığı durumu, Fransa eski Cumhurbaşkanı Charles de Gaulle’ün İngiltere’nin AB üyeliğine gösterdiği muhalefetle karşılaştırıp, “Biz kulübün dışında kalmanın nasıl bir şey olduğunu biliyoruz” dedi.

ÜYELİK UMUTLARI ZAYIFLADI

Cameron’ın Türkiye’nin “en büyük savunucusu” olma sözünün, Ankara’nın üyelik müzakerelerinin Kıbrıs gibi tartışmalı meseleler dolayısıyla tıkanmış olması dolayısıyla bedeli nispeten yüksek olabilir. Hatta Türkiye’deki en iyimser AB yanlıları bile üyeliğin en erken 2020’lerde gerçekleşebileceğine inanıyor.

Dahası Türkiye’nin gün geçtikçe daha aktif bir hale gelen ve ABD ile İsrail’le ilişkilerin gerilmesine, Arap dünyasının ise alkışlarına yol açan diplomasi anlayışı da kaygıların artmasına neden oldu.

Cameron’ın Erdoğan’la özel görüşmeleri İran’ın nükleer programı üzerine odaklanacağı ifade edildi. Türkiye geçtiğimiz ay İran’a daha sert yaptırımlar uygulanmasıyla ilgili BM oylamasında “hayır” diyerek ABD’yi öfkelendirmişti. Ankara’nın oyu, Batı’nın Brezilya’nın desteğiyle Türkiye’nin Tahran’la imzaladığı nükleer takas anlaşmasını tanımayacağını açıklamasının ardından gelmişti.

Ancak Ankara Tahran’ın Batılı güçlerle müzakerelere yeniden başlamasını istiyor. Bu hafta sonu İstanbul’da yapılan üçlü zirvenin ardından, Ankara İran’ın Eylül’de masaya dönebileceğini belirtip görüşmelere ev sahipliği yapmayı önerdi.

TAKASA SESSİZ ELEŞTİRİ

Cameron’ın konuşması Tahran’dan yükselen tehditle ilgili uyarılarda bulunurken, Türkiye’nin BM’de kullandığı oya değinmeyi reddedip, yakıt takası planını sessizce eleştirdi. “İran, Türkiye ve Brezilya’yla yakın zamanda yaptığı anlaşmadaki taahhütlerini yerine getirse bile, stokladığı zenginleştirilmiş uranyumun yüzde 50’sini elinde tutmaya devam edecek. Dolayısıyla şimdi İran’a ne kadar ciddi olduğumuzu göstermek için Türkiye’nin yardımına ihtiyacımız var” dedi.

İngiltere Başbakanı, Türkiye’nin Doğu ve Batı dünyasını birleştiren ve uluslararası güvenlik endişelerini azaltan merkez olduğunun altını çizdi. Cameron, Türkiye’nin coğrafi konumunun Afganistan’ın geleceğini şekillendirmede ve Ortadoğu’da barış sağlanması sürecinde çok önemli bir yer tuttuğuna değindi.

Analistler, Cameron’ın ziyareti sırasında Türkiye’nin, Kıbrıs’ta garantör güç olan İngiltere’ye adada birleşme görüşmelerinde bir son tarih belirlenmesi için baskı yapması bekleniyor.