Türkiye’nin dış politikası endişe yaratıyor

WasPost

Cumartesi günü peçe giyen kadınlar ve üzerinde Arapça yazılar bulunan Hamas bantları takan erkeklerin, İstanbul'un en merkezi caddelerinden birinde, 'Kahrolsun İsrail' diye bağırması, batıda İsrail ve ABD’nin laik müttefiki olarak bilinen Türkiye’nin imajıyla uyuşmaz bir görüntü sergiledi.

Geçtiğimiz günlerde, İsrail’in, kuşatma altındaki Gazze Şeridi’ne doğru yol alan Türk bayraklı yardım gemisine düzenlediği kanlı saldırının ardından Türkiye’de halk büyük bir öfke gösterdi. Saldırı tam da Ankara’nın, Ortadoğu’daki Müslüman hükümetlerle ilişkilerini güçlendirdiği, Filistin yanlısı söylemlerini artırdığı ve İran’a uygulanacak yeni Birleşmiş Milletler (BM) yaptırımlarına sırt çevirdiği bir zamanda gerçekleşti.

Ancak bütün bu gelişmeler hem ülke içinde hem de yurtdışında bazı spekülasyonların yapılmasına neden oldu.

TÜRKİYE BATIDAN UZAKLAŞIYOR MU?

Türkiye’nin İslami kökenli hükümeti bu iddialara kesinlikle karşı çıkıyor. Bazı analistler ise bunun çok basit bir soru olduğunu söylüyor. Hatta analistler, büyüyen ekonomisi ve kendilerine güvenen liderleriyle, bu NATO üyesi ülkenin çok daha bağımsız bir dış politikayla bölgesel güç olarak yükselmeye başladığına dikkat çekiyor.

Washington merkezli düşünce kuruluşu Carnegie Endowment for International Peace’in Türkiye uzmanı Henri Barkey, “Türkler, bölgenin büyük oyuncusu olmak istiyor. Ülkelerinin önemini her seferinde abartılı bir şekilde dile getiriyor” dedi.

SIFIR SORUN POLİTİKASI

Türk liderler dış politikalarının hedefini kısaca “komşularla sıfır sorun” olarak tanımlıyor. Türkiye şu anda bir zamanlar rakip olduğu Suriye ve İran gibi ülkelerle arasını düzeltti.

Aslında yeni politika kısmen Türkiye’nin Ortadoğu ile olan ticari bağlarını güçlendirmeyi temel alıyor. Türkiye’nin eski devletçi ekonomisi, dinamik ihracat merkezlerinin gelişmesiyle hızla büyüdü. Ülkenin komşularıyla ticareti, 1991 ile 2008 yılları arasında 20 kat arttı.

Ülkenin hırslı liderleri küresel arenada daha büyük bir rol oynamak için her geçen gün büyüyen bölgesel gücünü kullanıyor. Türkiye, İsrail’in Gazze’de kısa süren savaşından önce 2008’de bu ülke ile Suriye arasında arabuluculuk yaptı. Çok daha yakın bir tarihte, Türk ve Brezilyalı diplomatlar, İran’ın zenginleştirilmiş uranyumunu yurtdışına göndermenin yollarını aradı.

İSRAİL’E İHTİYACI KALMAYACAK

Türkiye bölgesel gücünü Filistin olayında da göstermek istedi. Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan insani yardım gemilerine düzenlenen saldırının ardından, İsrail’e yönelik ciddi eleştirilerde bulundu. Erdoğan, 29 Ocak 2009’da gerçekleşen Davos zirvesinde İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’i azarlayarak hem ülkesinde hem de Ortadoğu’da büyük alkış almıştı.

İsrail’i Gazze Şeridi’ne insani yardım taşıyan filolara “kanlı katliam” düzenlemekle suçlamasının ardından, Erdoğan’ın resimleri Gazze sokaklarına asıldı.

Tarih boyunca her zaman yakın ilişkiler içinde olan Türkiye ve İsrail arasındaki ilişkiler, özellikle Türk liderlerin ilişkileri en aza indirme tehdidinde bulunmasının ardından oldukça bozuldu.

Analistler ise, Türkiye diğer Arap ülkeleriyle bağlarını güçlendirdiği sürece, İsrail’in desteğine ihtiyacının kalmayacağına dikkat çekiyor.