İSLAM FIKHI DA AVRUPA BİRLİĞİ.

SORU: Avrupa Birliği’ne girmemiz bize ne kazandırır, ne kaybettirir? Avrupa Birliği’ne girmek istemek İslamî anlamda mahzurlu mudur? Avrupa Birliği’ne girerken nasıl hazırlık yapmalıyız? (Rauf Denizler / Nevşehir)

CEVAP: Avrupa Birliği’ne girmekle biz onların teknolojisinden istifade ederiz. Buna muhtacız. Aslında teknolojik yönden biz onların daha ilerisinde olmamız gerekirdi. Biz bu yönü ile geride kaldık. Avrupa Birliği’nden teknik, ekonomik, sanayi hatta askeri araçları almamızın dinen bir mahzuru yoktur.

Allah (c.c.) Kur’an-ı Kerim’inde:

“Onlara (düşmanlara) karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve cihad için bağlanıp beslenen atlar hazırlayın. Onunla Allah’ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve onlardan başka sizin bilmediğiniz, Allah’ın bildiği (düşman) kimseleri korkutursunuz. Allah yolunda ne harcarsanız size eksiksiz ödenir. Siz asla haksızlığa uğratılmazsınız.” (Enfal/60) buyurmaktadır.

Bu ayette Allah Teâlâ, düşmana karşı kuvvet hazırlamamızı emretmektedir. Bu kuvvetten maksat, savaşta düşmana üstünlük sağlayacak her çeşit vasıtadır. Kara, hava ve deniz kuvvetlerine ait bütün vasıta ve silahlar, kara ve demir yolları, ekonomik güç ve savaş tekniği gibi şeyler, bu kuvvet mefhumuna dahildir. Avrupa’nın bize verecekleri bunlar, ama bizim Avrupa Birliği’ne İslam medeniyetini sunmamız gerekir.

Avrupa Birliği’ne girdiğimizde kaybedeceklerimize gelince:

Belki de en önce edebimizi kaybedeceğiz. Peygamberimiz (s.a.v.): “Beni Rabbim edeblendirdi. edebimi de üstün ve güzel eyledi.” buyuruyor.

Hasan-ı Basri, “Dünyada ve ahirette kul için en faydalı edeb; dine bağlılık, dünyaya düşkün olmamak ve Rabbini tanımaktır.” buyurmuştur.

Ebu Ali Dekkak: “Edebi terk etmek, ilahi huzurdan kovulmayı icap ettiren bir sebeptir.” buyuruyor.

Şair ne güzel söylemiş:

“Ehli diller arasında aradım, kıldım taleb,

Her hüner makbul imiş, illâ edeb illâ edeb.

Edeb; bir tac imiş nûr-u Hûda’dan

Giy ol tâcı, emin ol her beladan.”

Zayıflamış edebimizin kaybolacağından endişe ediyorum ama inşaallah edebimizi kaybetmez, onlara örnek olur, onların İslam’la dirilmesine vesile oluruz.

Aksi halde imanımızı, edep, iffet, haya, gibi nice mukaddesatımızı kaybedersek hem dünyada, hem de ahirette zarara uğrayanlardan oluruz. Allah (c.c.), Kur’an-ı Kerim’de yahudi ve hristiyanların niyetini şöyle açıklar:

“Dinlerine uymadıkça yahudiler de, hristiyanlar da asla senden razı olmayacaklardır.” (Bakara/120)

Netice olarak bizim Avrupa’nın teknolojisine, onların ise imana, Kur’an’a ve eşsiz ilahi nizama ihtiyaçları vardır. Bize düşen ise ikisini birleştirip dünyanın muhtaç olduğu ilahi adaleti sağlamak olmalı.